EKONOMİ ve HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ

Prof.Dr. Doğan Cansızlar

 

Ekonomik refah ve bunun tüm toplum katmanlarına yayılmasında, hukuk ve ekonominin birbirlerini tamamlamaları esastır. Ekonomik sistemin sağlıklı işleyebilmesi için de etkin bir hukuk sistemi şarttır. Bu çerçevede, hukukun ekonomideki rolü; reel ve finansal piyasaların düzenli işleyip gelişmesini, mülkiyet hakkını ve sermayenin güvenliğini sağlayacak çerçeveyi belirlemektir.

Hukukun üstünlüğü ise, temel olarak hukukun bir toplumdaki veya ülkedeki yayılmışlığını ve yetkisinin yüksekliğini ifade eder. Hukukun üstünlüğü ayrıca, her vatandaşın hukukun muhatabı olabileceği, yani hiçbir kimsenin imtiyazlı olamayacağı, herkesin kanun önünde eşit olması anlamına gelir.

Kendini sınırlamayı ilke edinen çağdaş devlet anlayışında hukukun üstünlüğü, mevcut Anayasamızda da yer alan hukuk devleti ifadesinde yerini almıştır. Hukuk devletinde, seçimle iş başına gelenlerin yetkilerini hukukun sınırları içinde kullanmaları esastır. Demokratik yollarla yönetime gelenler tarafından evrensel hukuk kurallarına aykırı uygulamalara yol açabilecek yasal düzenlemeler yapma ve değiştirme yoluna gidilmesi ise hukuk devletinden kanun devletine geçişin temel taşlarını döşemek anlamına gelir. Bu durumda, hukukun kuvvetinin azaldığı yerde kuvvetlinin hukuku geçerli olmaya başlar (Maurice Duverger).

Ekonomide tüm ilişki ve işlemler, evrensel bazda kuralları ve çerçevesi önceden belirlenmiş ve çok sık değişmeyen yasal düzenlemelere göre gerçekleştirilir. Kuralların çok sık değiştirilmesi, ayrımcılık ve evrensel düzenlemelere aykırı uygulamaların yapılması ise ekonomide çok önemli olan güvenin kaybolmasına ve özellikle finansal ve makro ekonomik istikrarın bozulmasına neden olur.

Özellikle bizim gibi gelişmekte olan ve dış finansman ihtiyacı olan ülkelerde mülkiyet ve ekonomik hakların iyi tanımlanmış olmaları ve uygulamada da buna uyulması kritik önemi haizdir.

Türkiye’de hukuk ve ekonomi nereye gidiyor? Hukuk devleti sıralamasında Türkiye acaba dünyada kaçıncı sırada?

2015 yılı Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksinde Türkiye, 102 ülke arasında 80’inci sırada yer aldı. Türkiye sıralamada bir önceki yıla göre maalesef 21 basamak geriledi (World Justice Project : Rule of Law Index 2015).

Ekonomiye gelince durum hiç de iç açıcı değil.

Ekonomik büyümenin gerilediği, cari açığın hala yüzde 5’in üzerinde seyrettiği ve açığın finansman kalitesinin de giderek bozulduğu, cari açığın büyük ölçüde kaynağı belirsiz döviz ve TCMB rezervlerinden finanse edildiği, enflasyonun yaz ayları olmasına rağmen hala yüzde 7.4 gibi yüksek seviyelerde bulunduğu ve döviz kurlarındaki artışın henüz fiyatlara tam yansımadığı, işsizliğin yüzde 9-10 oranında giderek kronik bir hal aldığı, ihracatın 8 aydır düşmeye devam ettiği, turizm gelirlerinin azaldığı, 6 yıldır orta gelir tuzağına takılı kalındığı, döviz kurlarının artmaya ve Türk Lirasının değer kaybetmeye devam ettiği, dolar / TL’ de 3 TL seviyelerinin aşıldığı, tasarruf oranının artmadığı ve dış finansmana bağımlılığın devam ettiği, önümüzdeki bir yıl içinde vadesi gelmiş dış borç ve cari açık finansmanı için yaklaşık 200 milyar dolara ihtiyaç duyulduğu, risk priminin giderek arttığı ve kredi derecelendirme kuruluşlarının adeta zaten kritik seviyede bulunan notlarımızı düşürmek için sırada beklediği ve kredi sigorta priminin (CDS) 285 seviyelerine kadar geldiği, yabancı yatırımcıların ülkeden çıkmaya başladığı ve özellikle son dönemde yerlilerin de yatırımlarını yurtdışına yönlendirdikleri, inşaat dışında yatırımın yapılmadığı, inşaat ve bir defalık gelir sağlama ve özelleştirme merkezli ekonomik bü­yümenin çoktan sonuna gelindiği hususlarına ve realiteye ilaveten dış konjonktürdeki gelişmeler, ABD FED’in faiz artırımına gideceği, terör olaylarındaki artış, sınırlarımızdaki savaş, ayrıca tüm bunlara ilaveten siyasi belirsizlikler ve sürekli seçimler olan bir ülkede bir de ayrımcılık, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü konularında ve uygulamalarda soru işaretlerinin yoğunlaştığı, büyük ölçekli ekonomik kuruluşlara sansasyonel baskın ve operasyonların yapıldığı bir süreçten geçiyoruz.

Tüm bu gelişmelere aslında Türkiye ekonomisi iyi dayanıyor.

Demokrasinin ve çoğulcu değerlerin ekonomik büyüme ve toplumsal refahın artışı üzerinde olumlu bir etkisi olduğuna işaret eden son derece önemli çalışmalar vardır. Bu çalışmalar daha zengin ülkelerin daha özgür ve demokratik olmalarının bir tesadüf olmadığını, daha önemlisi, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve zenginleşme arasında çok güçlü bir bağ olduğunu göstermektedir.

Bir ülkede hukukun üstünlüğü arttıkça, o ülkede toplumsal refah ve kişi başı milli gelir ciddi bir şekilde artıyor, vatandaşlar kendini güvenli ve huzurlu hissediyor. Hukukun üstünlüğü zedelenince de herkes kaybediyor ve vatandaşlar kendini güvenli ve huzurlu hissetmiyor.

Mülkiyet ve ekonomik hakların iyi tanımlanmadığı ve ihlal edildiği ve ayrımcılığın yapıldığı toplumlarda maalesef kalkınma ve büyüme gerçekleşmiyor, huzur olmuyor.

About The Author

Leave a Reply

Your email address will not be published.